Ünlülerle söyleşi sayfamızın bu haftaki konukları, müzik listelerine hızlı bir giriş yapan 4 yetenekli genç... Samimi, kıpır kıpır ve neşeli tavırlarıyla, büyük küçük herkesin dikkatini çeken, hayatları müzik ve dans olan "4Yüz"...
Çıkış parçaları "Dandini Dandini Dastana" ile yaz 2007'de adeta yeri göğü inleten genç yeteneklerin en büyük hayali yurtdışına açılmak ve çok başarılı olmak... Didem, Onur, Gülnur ve İlkay'dan oluşan grup ile, müziği, albümlerini, hayallerini, projelerini ve modayı konuştuk:
KONSERVATUVARLI
* 4Yüz'ü ayrı ayrı tanıyarak başlayalım...
ONUR: Tabii... 1983 doğumluyum. Yıldız Teknik Üniversitesi Modern Dans Bölümü son sınıf öğrencisiyim. Daha önce İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı'nda müzikal eğitim aldım.
GÜLNUR: 82 Almanya doğumluyum. Müjdat Gezen Batı Müziği Bölümü ve İstanbul Üniversitesi Müzikal Bölümü'nde eğitim aldıktan sonra aynı üniversitenin tiyatro bölümünü kazandım ve bu sene mezun oldum.
DİDEM: 1986 doğumluyum. Müziğe 10 yaşında piyano çalarak başladım, aynı zamanda tiyatro dersi aldım. Yeditepe üniversitesi İtalyanca Sanat ve Tasarım Bölümü 3. sınıf öğrencisiyim.
İLKAY: .... doğumluyum. Müziğe küçük yaşlarda gitar eğitimi alarak başladım. Daha sonra buna piyano ve şan eğitimi eklendi. Okullardaki solistlik deneyimlerimin yanı sıra birçok müzik grubunun solistliğini de yaptım. MSM Hafif Batı Müziği Bölümü mezunuyum.
BÜYÜK BİRLEŞME
* Grup kurma fikri nasıl oluştu?
GÜLNUR: 4Yüz'ü yaratmak Temel Zümrüt ve Süleyman Yüksel'in fikriydi. Bizi bu projeyle buluşturup öneren ise konservatuar hocalarımızdı.
* Grubun adın neden "4Yüz"? İsim annesi ya da babası kim?
ONUR: İsim babası benim. (gülüyor) Neredeyse albüm tamamen bitmişti ve hala bir isim düşünmemiştik. Ben bir gece oturdum ve bir sürü isim düşündüm. Tuhaf olan ilk düşündüğüm isim "4Yüz"dü. Sonraları birçok isim arasından yine ilk düşündüğüm isme dönmüş oldum. Çünkü hem akılda kalıcı hem de ilk duyulduğunda "Aaaaa ne tuhaf!" dedirtecek bir isim olsun istiyordum. Arkadaşlarıma sunduğumda hepimiz ısındık ve "4yüz" olmaya karar verdik. Her birimiz diğerinin bir parçası olmalıydı, bizler birbirimizin diğer yüzleriyiz.
FARKLI TARZ
* Batılı ve vokale dayalı şarkılar ve görselliğin ön planda olduğu modern bir tarz... "Dandini dandini dasdana" içinize sinen bir albüm oldu mu?
DİDEM: Kesinlikle oldu. Çünkü senin de dediğin gibi çok Avrupai ve iyi bir vokal örgüsüne sahip... Şu anda yurt dışında bütün büyük sanatçılar şarkı söyleme dışında görselliğe, şova çok önem veriyor. Maalesef bu Türkiye'de çok yaygın bir şey değil. O yüzden bir ilk yarattığımızı düşünüyoruz. Çünkü hem canlı şarkı söylüyoruz hem dans ediyoruz hem de kostümlerimizi değiştiriyoruz. Yani kulak göze de hitap ediyoruz.
AYRILMAZ İKİLİ
* Müzik ve dans sizin için ne ifade ediyor?
İLKAY: Bence müzik ve dans birbirinin tamamlayıcısı. İkisi birleştiğinde sunum kesinlikle daha iyi oluyor.
GÜLNUR: Müzik benim aşkım... Çok mutluyum çünkü severek yaptığım bir işim var. Dans etmekten de çok keyif alıyorum. Yaptığımız işte dans, görselliğe estetik ve enerji katmak için kullandığımız zevkli bir araç ama, asıl yaptığımız tabii ki şarkı söylemek..
ONUR: Hayatım dansla geçti. Dans bölümü okumamdaki en büyük etken buydu. Hep böyle bir albümün hayalini kurdum. Müzik olmadan dans olamadığı gibi bana göre dans olmadan da müzik yavan kalıyor.
DİDEM: Benim için ikisi de çok önemli çünkü sevdiğim iki şeyi aynı anda yapıyorum! Bundan ötesi var mı? (gülüyor) Ben dansçı değilim ama inanın çok çalışıyoruz her şeyden önce işimize çok saygı duyuyoruz. İnsanlar da ne kadar çalıştığımızı anlayınca taktir ediliyoruz.
İZ BIRAKMAK
* Kalıcı olacağınızı düşünüyor musunuz?
ONUR: Kalıcı olmak için yenilikçi ve üretici olmak gerekiyor. Bu anlamda şimdiden Türkiye için hiç yapılmamış sahne Showlarına imza attık.. Hem dans eden hem canlı söyleyen bir grup, Türkiye'de ilk kez gerçekleşti. Ve bunlar daha başlangıç.
* 4Yüz'ün en büyük hayalini sorsam?
İLKAY: İdeal bir grup olup dünyaya açılmak.
DİDEM: Benim hayalim çok güzel bir alanda konser vermek. Dansçıların olduğu, inanılmaz bir dekorun olduğu... Tıpkı Madonna'nın konserlerindeki gibi bir akış ve etkinin yaratıldığı... Hayalim bununla bitmiyor, yurt dışına açılıp Türkler'in neler yapabileceğini göstermek istiyorum.
GÜLNUR: En büyük hayalimiz Grammy almak. Bunu hepimiz çok istiyoruz.
ONUR: Muhteşem bir konser vermek ve Türkiye'de de yurt dışında örneklerine rastladığımız türden sahne showları yapıp gelecekte dünya çapında şöhret olmak.
OYUNCULUK ÜZERİNE
* Oyunculuk için ne düşünüyorsunuz?
İLKAY: Oyunculuk ve diziler artık müzik sektörünün neredeyse parçası haline geldi ve bence gayet de iyi oldu...
GÜLNUR: Ben zaten oyunculuk bölümü mezunuyum ve Yıldız Kenter gibi bir ustanın öğrencisiydim. Tiyatro ve oyunculuk ayrı bir keyif. Bize uygun, içimize sinen bir proje olursa neden olmasın, zevkle kabul ederiz.
ONUR: Biz sadece dans ya da şan eğitimi almış bir grup değiliz. Hepimizin en çok ilgilendiği alan müzik olsa da sanatın her alanında yetiştirildik. Fakat farklı branşlarda ihtisas yaptık. Bu anlamda elbette ki oyunculuk adına da bir şeyler yapmayı düşünüyoruz.
DİDEM: İyi bir projeyle karşılaştığımız zaman büyük bir zevkle oynamayı kabul edeceğiz. Bu müziğimizi hiçbir şekilde etkilemez.
HAYATA DAİR
* Müzik dışında hayatınızı neler süslüyor?
ONUR: Ben biraz hiperaktifimdir. (gülüyor) Pek yerimde duramam. Terazi burcu olduğumdan genelde çabuk karar verir ve çabuk vazgeçebilme riskine dayanarak hemen hayata geçiririm. Biraz da fazla takıntılıyım. Mesela şu aralar Lost ve Heroes dizilerine taktım kafayı. Gece gündüz hayatımı bu diziler dolduruyor. Hatta grup arkadaşlarım bundan şikayetçi. Çünkü boş zamanlarımızda ortak plan yapmaya çalıştıklarında "dizi izliyorum" deyip onları ekince sinir oluyorlar.
İLKAY: Teknoloji... (gülüyor)
GÜLNUR: Ben tam bir kitap kurduyum. Sinema, tiyatro ve konsere gitmek ve tabii ki spor yapmak en büyük zevklerim.
DİDEM: Ailem ve dostlarımla vakit geçirmeyi çok severim, vakit buldukça sinemaya, tiyatroya ve konserlere gitmeyi ve alışveriş yapmayı da...
* Birbirinize taktığınız isimler var mı?
GÜLNUR: Olmaz mı? Didem prensesimiz; İlkay harika çocuğumuz; Onur yakışıklımız; ben de melekleriyim.
Sahne için stil danışmanları var
* Modayı takip eder misiniz?
ONUR: Ben hiç takip etmem. Genelde moda olan şeyler, moda takıntısı olan herkesin üstünde olur. Ben genelde eşofmanlarımla gezerim. Onun dışında da bol pantolonlar ve dar tişörtleri tercih ederim.
İLKAY: Ben de pek takip etmem. Daha çok salaş ve spor kıyafetleri seviyorum.
DİDEM: Ben hem giymeyi hem de kıyafet tasarlamayı çok severim. Bana yakışan ne olursa giyerim... Spor ama şık giyinmek tercihim.
* Ya sen Gülnur?
GÜLNUR: Ben kesinlikle modayı takip ederim... Ama moda bu diye aynı tip şeyleri giyinmeyi sevmem. Kendim yaratırım, öylesi daha çok hoşuma gidiyor..
* Sahne kıyafetleriniz oldukça dikkat çekici? Özel bir stil danışmanınız var mı?
ONUR: Her şeyimiz plan ve program dahilinde işliyor. Elbette ki bizim için düşünen stil danışmanlarımız var, başta Süleyman Yüksel olmak üzere... Sahnede kostümün çok önemli olduğu kanısındayız. Bu anlamda özellikle Didem'in fikirleri bizi çok yönlendiriyor. Çünkü o tasarım alanında eğitim alıyor. Hepimizin fikirleri alınarak kostüm için de özel çalışmalar yapılıyor..
Alışverişi seviyorlar
* Giyimde takıntılarınız var mı?
ONUR: Takıntılı değil belki ama çok kararsızımdır. Bugün aldığımı ertesi gün beğenmem mesela...
İLKAY: Dar gömlekler ve bol pantolonlar...
GÜLNUR: Ayakkabılar... Bayılırım ayakkabı almaya.
Topuklu giyinmeyi çok severim. Yalnız boyum uzun diye bazen rahatsız olurum...
DİDEM: Aşırı dekolteyi sevmem, onun dışında bana yakışan her şeyi giyerim.
* Alışverişle aranız nasıl?
ONUR: Berbat... (gülüyor)
İLKAY: Bir erkeğe göre oldukça iyi... (gülüyor)
GÜLNUR: Alışveriş canavarı değilim öyle saatlerce mağaza mağaza dolaşmayı sevmem. Alacaklarımı belirler toplu alışveriş yaparım.
DİDEM: Ben tam bir alışveriş canavarıyım! (gülüyor)