4yuz Fanları
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

4yuz Fanları

4yüz sevenlerin bulu$ma adresi
 
AnasayfaGaleriLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 İŞTE HEYGİRL DERGİSİ 4YÜZ RÖPORTAJI:

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
sıla
Admin
sıla


Kadın
Mesaj Sayısı : 131
Yaş : 31
Nerden : onurun kalbinden
İş/Hobiler : müzik-tiyatro-tennis- bilgisayar
Lakap : sıla
Kayıt tarihi : 17/05/08

İŞTE HEYGİRL DERGİSİ 4YÜZ RÖPORTAJI: Empty
MesajKonu: İŞTE HEYGİRL DERGİSİ 4YÜZ RÖPORTAJI:   İŞTE HEYGİRL DERGİSİ 4YÜZ RÖPORTAJI: Icon_minitimePerş. Mayıs 22, 2008 3:39 pm

DÖRT DÖRTLÜK BİR GRUP
4YÜZ

4Yüz arkayı dörtlemiş, çıkmış yola, dörtnala gidiyor : ) “Dandini” ve “Kız kıza” parçaları, eğlenceli klip ve şarkı sözleriyle keyfimize keyif katıyor. Gel, farklı bir yolla onları tanıyalım!

GÜLNUR
25 yaşında. İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı Tiyatro Bölümünde okuyor. Daha önce, aynı konservatuarın müzikal bölümünde ve Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nde Batı Müziği eğitimi aldı.
İLKAY
24 yaşında. Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nde Hafif Batı Müziği Bölümü mezunu. Müzik yaşamına küçük yaşlarda gitar çalarak başladı. Ülkerspor, Galatasaray, Fenerbahçe gibi büyük takımlarda profesyonel olarak basketbol oynadı.
ONUR
24 yaşında. Yıldız Teknik üniversitesi Modern Dans Bölümü’nde okuyor. Birçok dizi ve çizgi filmde seslendirme yaptı.
DİDEM
21 yaşında. Müziğe 10 yaşında piyano çalarak başladı. İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı fagot eğitimi aldı. Yeditepe Üniversitesi İtalyanca Sanat ve Tasarım Bölümü öğrencisi.

Bu ört farklı yüz, bir proje kapsamında mı bir araya geldi?

DİDEM: Grubumuz, Jingle Box Müzik Yapım tarafından, yaklaşık bir sene önce kuruldu. Prodüktörlerimiz konservatuardaki hocalarımızla irtibata geçmişler. Onlar da bizi tavsiye etmişler. Böylece seçmelere katıldık.

Birbirini tanımayan dört kişiydiniz… Zorlanmadınız mı?

ONUR: Biz bir şekilde birbirimizden elektrik almıştık. Örneğin, seçmelerde Gülnur ve ben bir anda çok samimi olduk. Sonra Didem geldiğinde, sanki biz gruba seçilmişiz gibi “İnşallah o da grupta olur” diye düşündük. İlkay geldiğinde de aynı şey oldu. Farklı bir elektrik vardı aramızda gerçekten.

İki kız=iki erkek çalışmak zor mu?

GÜLNUR: O kadar zevkli ki! Şarkıların içindeki o atışmalar bile çok eğlenceli.
İLKAY: Ama iki kız ve iki erkeğin yan yana şarkı söylemesi gerçekten zor bir şey, çünkü ses renkleri ve aralıklarımız çok farklı.

Biraz da sizi yakından tanıyalım. Birbirinizi çekiştirmekle işe başlayabilirsini : ) Onur’dan başlayalım mı?

DİDEM: Onur çok heyecanlıdır, sabırsızdır, bazen “Olmayacak işe, kesin olmayacak” diye söylenir, biz de onu teselli ederiz.
ONUR: Hafif kaprisliyim, kabul ediyorum : )
DİDEM: Ama şeker bi’ kapris.

Peki, İlkay nasıldır?

ONUR: Arabada “Önde gideceğim” diye tutturur! Tek derdimiz bu onunla: ) “Bacaklarım sığmıyor” der, sanki benim bacaklarım kısaymış gibi!

Gelelim Gülnur’a…

ONUR: Mükemmel bir insan.
DİDEM: Çok iyi niyetli olduğu için “hayır” diyemiyor. Diyelim ki kuaföre gittik, saçını kötü yaptılar “beğenmedim” diyemez.
GÜLNUR: Ben de hemen Onur’a bakarım, o da gidip kuaföre “olmamış” der : )

Ya Didem’den ne haber?

GÜLNUR: İkimiz de yengeç burcuyuz. Bu yüzden herhalde, ikiz gibi aynı şeyleri söylüyoruz. Aramızdaki farka gelince… Didem, düşündüklerini pat diye söyler!

“Dandini dandini” dediniz, bizi çocukluk günlerimize döndürdünüz. Peki, masallarla ve çizgi filmlerle aranız nasıl?

DİDEM: Pamuk Prenses ve Külkedisi’ni çok severim. Çizgi filmlerden de “Taş Devri”ni…
ONUR: Benim en sevdiğim, Pinokyo.
GÜLNUR: Ben Külkedisi’ni, Rapunzel’i v Heidi’yi seviyorum.
İLKAY: Alaaddin fanıyım ben. Serisini herhalde 50 kere filan izlemişimdir.

KOKOLOJİ
4Yüz’le kokoloji oyunu oynadık, onlar hakkında kendilerinin bile bilmediği pek çok şey öğrendik. Bu şirin grubu tanımaya çalışırken, sen de kendini yeniden keşfedebilirsin.

1. Bir gün kapı çalınıyor ve kapınıza iki hayvan geliyor. Ellerinde de birer mektup var. Bir mektupta iyi, bir mektupta kötü haber var. Acaba hangi hayvan, hangi haberi veriyor?

*Kuzu, kaplan, papağan, kaplumbağa, köpek

YANITLAR:

ONUR: İyi haber köpek, kötü haber papağan.
DİDEM-İLKAY: İyi haber kuzu, kötü haber papağan.
GÜLNUR: İyi haber köpek, kötü haber kaplumbağa.

NE ANLAMA GELİYOR

KUZU:
İYİ HABER: Senin için mutluluğun anahtarı, sıcak kalpli ve ilgili bir eş.
KÖTÜ HABER: Evde pinekleyen, her gün aynı şeyleri yapan, sıkıcı biri seni korkutuyor.
PAPAĞAN:
İYİ HABER: Eğlenmeyi seven, konuşkan ve güldüren insanlar tam senlik.
KÖTÜ HABER: Sürekli gevezelik eden tembel biriyle asla anlaşamazsın.
KAPLUMBAĞA:
İYİ HABER: Ciddi, güvenilir, ihtiyaç duyduğunda yanında olacak biriyle mutlu olabilirsin.
KÖTÜ HABER: En büyük kabusun, ağır hareket eden, pek zeki olmayan biriyle hayatını geçirmek.
KÖPEK:
İYİ HABER: Bir sevgilide aradığın en temel özellik, sadakat ve koşulsuz adanmışlık.
KÖTÜ HABER: Başkalarının ne düşündüğüne fazla önem veren insanlarla anlaşamazsın.
KAPLAN:
İYİ HABER: Coşkulu, güçlü, irade sahibi bir eşle mutlu olacağına inanıyorsun.
KÖTÜ HABER: Kibirli, hükmedici, homurdanan birinin hayatına girmesini hiç istemiyorsun.

2. Elinizde bir kağıt ve makas var. Sizden bu kağıdı dilediğiniz biçimde ikiye bölmeniz isteniyor. Nasıl kesersiniz?

*Düz bir çizginin tam ortasından
*İleri geri kıvrılan bir çizgiden
*Zikzak bir çizgiden
*Yumuşak ve kıvrımlı bir çizgiden

YANITLAR:

İLKAY-DİDEM: Yumuşak ve kıvrımlı çizgi
ONUR: Düz çizgi
GÜLNUR: Zikzak

NE ANLAMA GELİYOR:

DÜZ BİR ÇİZGİ: Bir ilişkiyi bitirdiğinde sonuç kesindir. Kararsızlık, pişmanlık ya da vicdan azabı duymazsın. Çünkü kesin ayrılıkların daha acısız olduğuna inanıyorsun.

ZİKZAK ÇİZGİ: Belki kağıdı paramparça yapmak, senin ilişkiyi bitirme yöntemini daha iyi ifade ederdi. Sen köprüleri yakmıyor, havaya uçuruyorsun! Sana göre mutlu son sadece çelişki içeren bir deyim.

YUMUŞAK VE KIVRIMLI BİR ÇİZGİ: İçindeki iflah olmaz romantik, “elveda” yerine “hoşçakal” demeyi tercih ediyor. Sence ayrılmak mantıklı değil, aslında sadece bir süre ayrı kalmaya ihtiyacınız var.

İLERİ GERİ ÇİZGİ: Verdiğin kararlardan ötürü acı çekiyorsun. Karşındakini kırmamaya çalışmak seni yıpratıyor. Ama bilmelisin ki, ayrılıklar yeterince zordur, daha da zorlaştırmaya gerek yok.

3. Bir sihirli lamba keşfettiğinizi hayal edin. Ovuşturduğunuzda içinden bir cin çıkacak ve onu özgür bırakmanız karşılığında tek bir dileğinizi yerine getirecek. Ne dilersiniz?

YANITLAR:

4YÜZ: Huzur!

NE ANLAMA GELİYOR:

Bilgelik ve huzur dileyenler dileklerinin kabul olduğunu görecekler, çünkü işin sırrı, elde edeceğiniz şeyin geleceğine inanmak ve sonra da beklemek, hepsi bu.

Teşekkürler Berkay Abi

4YÜZ Müzik dünyasında 4 yeni savaşçı…

Onlar müzik dünyasının 4 yeni savaşçısı! Savaşçı diyorum, çünkü ‘4Yüz’ grubunun 4 üyesi de kötü işlere savaş açmış durumda! Hepsi çok küçük yaşlardan beri sanat dünyasının içinde yer alıyor ve gruplarını çok sağlam temeller üzerine kurduklarını altını çize çize belirtiyorlar… Biz de onlarla tadı damağımızda kalan bir röportaj gerçekleştirdik!

Birbirinden yetenekli bu dört kişinin bir araya getirilme aşamalarından bahseder misiniz?

ONUR: ‘4Yüz’, Jingle Box Müzik Yapım Şirketi’nin aklına gelen bir proje. Temel Zümrüt ve Süleyman Yüksel bu proje için doğru kişilerin seçilmesini istedikleri için, Müjdat Gezen olsun, İstanbul Devlet Konservatuarı hocaları olsun, tanıdıkları insanlarla iletişime geçip projelerine uygun isimler istemişler ve bu isimler arasında bizler de vardık. Özellikle sesimize bakıldı ve stüdyoda onların seçmiş oldukları bir şarkıyı seslendirdik, bunun üzerine doğaçlama vokaller yapıldı; tabii ki tiplere ve kişiliklere de bakıldı.
DİDEM: Grubun kurulması konusunda bize en sık sorulan soru ; “ Gazeteye ilan mı verildi de gidip seçildiniz?” oluyor. Böyle bir şey olmadı. Karşılıklı bir durum ; seçtik ve seçildik.

Bir arada olduğunuz zaman neler yapmaktan hoşlanıyorsunuz?

İLKAY: Yaklaşık bir senedir yoğun şekilde birlikte çalışıyoruz. Oturup çok fazla sohbet ediyoruz ve bu çok hoşumuza gidiyor
DİDEM: Birlikteyken yeni fikirler üretmeyi çok seviyoruz.
GÜLNUR: Biz bize kaldığımız zaman, Didem kostüm tasarımı ile ilgili fikirlerini paylaşıyor. Onur, ben ve Didem, müzikal geçmişimizi göz önünde bulundurarak, konserlerde sahneye nasıl fikirler yansıtabileceğimizi konuşuyoruz çoğunlukla. İlkay’ın da fikirlerden yararlanıyoruz tabii ki.

İlk çıkış yaptığınızda diğer gruplar ile kıyaslama yapıldı mı ve nasıl tepkiler aldınız?

DİDEM: Daha albüm çıkmadan klip yeni yeni ekranlarda dönmeye başlandığında direk Hepsi grubu ile bir benzetme yaptılar. Çalıştığımız ekip aynıydı. O yüzden de şarkılar ve aranjede benzetme yapılabilir ama vokallerimiz ve seslerimiz daha farklı… İlerleyen zamanlarda onlar da anladılar farklı olduğumuzu ve her şeyden önce biz iki kız ve iki erkekten oluşan bir grubuz.
GÜLNUR: Bizim amacımız hem vokallerimizle, hem dansımızla, hem de kostümlerimizle sahnede söyleyeceğimiz şarkıları birbirine kombine edip; bir oyun, bir şölen niteliğinde sunmaya çalışmak.

İlk klibiniz ‘Dandini’ den bahseder misiniz?

İLKAY: İlk klip çekimleri heyecan vericiydi ve komik olaylarla doluydu. Klip çekimimiz 25 saate yakın sürdü. Son sahnemiz olan Rapunzel sahnesinde benim ipe tırmanmam gerekiyordu. Onur defa tırmandı ipe; benimse ipi tutmamla hop aşağıya inmem bir oluyordu.
ONUR: Rapunzel son sanemiz ya , enerji kalmamış bizde; ama çok da eğleniyorduk o an.Süleyman Yüksel dedi ki : “Kızlar kulede otururken siz de aşağıdan saçlarını tutup çekiştirin ki, kızlar zorlanıyormuş gibi görünsünler.” Ben dedim ki: “ Didem bu, kesin kafama atar..” Saçlar da hasırdan yapılma ve ağırlar. Didem’in gözünün içine bakıyorum yavaş atsın diye. Didem de “ Tamam, Tamam” diyor. Daha sahne gelmeden, hiç dememişim gibi, Didem kafama attı saçları ve çok eğlendi, yerlere yattı gülmekten.


Örnek aldığınız sanatçılar var mı?

DİDEM: Yurtdışından Christina Aguilera, Emma Shaplin, Mariah Carey, Tony Braxton, Beyonce; gruplardan Black Eyed Peas. Türklerden de, Sertab Erener!i çok beğeniyorum; Ajda Pekkan ve Sezen Aksu çok güzel sözler yazıyor. Son zamanlardaysa, ortak olarak Yüksel Sadakat’i dinliyoruz ve Tarkan’ı çok beğeniyoruz.

Grubunuzun ismini sen koymuşsun, Onur. Biraz bahseder misin?

ONUR: Grubun adını son sıralarda koyduk. Prodüktörlerimiz bizim öneri getirmenizi istediler, ben de ‘4Yüz’ü önerdim. Hem akılda kalıcı, hem de sıcak bir isimdi ve bize çok uygun olduğunu düşündük. Logomuzu da düşündük o an ve Didem tasarımcılık yönünü konuşturdu. Şöyle olsun, böyle olsun diye fikirler sundu… Çok şanslıyız; çünkü grup olarak, alanlarında en iyi olan, çok başarılı isimlerle çalıştık.

Şöhret ile aranız nasıl?

DİDEM: Yavaş yavaş tanınmaya başlıyoruz. Hatta bir keresinde, İlkay’ın başına bu konuyla ilgili çok komik bir olay geldi. Anlatsana İlkay!
İLKAY: Evet. Dans provasından çok geç bir saatte çıkmıştık. Bu arada belirmeliyim, biz çok fazla dans çalışıyoruz. Neredeyse her akşam, geç saatlere kadar… İşte yine böyle bir gece, provadan sonra dışarıya çıktık. Bir de baktık, kalabalık bir grup bize bakıp bakıp gülüyor, garip sesler çıkarıyor. Bizse durumun farkında değiliz; biz albüm yaptık, tanınıyoruz, ben İlkay ‘ Dandini’yi söyleyen o çocuk… Bilincinde değilim ve değiliz…

İki kız – iki erkek olunca haliyle yakıştırmalarda oluyordur tabii?

GÜLNUR: Elbette, zaten bunun önüne geçmemiz imkânsız. Yakıştırılıyoruz, ama aslında öyle bir şey yok. Hatta hepimizin anne – babaları arkadaşlar. Biz bizi biliyoruz, bizi tanıyanlar bizi biliyor.
ONUR: Gerçekten kardeş gibiyiz…

Tanındıkça belki de dostlarınızla, sevdiklerinizle aranızda mesafeler açılıyor. Bu durumun size yansıması nasıl oluyor?

İLKAY: O tür durumları hepimiz yaşadık ve yaşıyoruz. Hatta geçenlerde kendi aramızda da konuştuk. Şöyle yorumlayabiliriz aslında bu durumu: Biz şu anda belki de hayatımızın en önemli noktasındayız ve bir şeyler yapabilmek için bazı şeylerden feragat etmemiz gerekiyor. Böyle olmasını istediğimizden değil, ama böyle olması gerekiyor, çünkü hepimiz gelecek kaygısı yaşıyoruz. Biz de haliyle ailelerimize, arkadaşlarımıza eskisi kadar zaman ayıramıyoruz. Buna kırılanlar, üzülenler, belki daha kötü düşünenler oluyor; ama bunun tek sebebi, işerimizin aşırı yoğun olması ve gelecek kaygısı duyuyor olmamız.
DİDEM: Zaten gerçek dostlarımız bizi anlayışla karşılıyorlar. Sen ara, sen söyle, uygun zamanında görüşelim diyorlar.
İLKAY: Gerçek dostlarımız ortaya çıktı diyebiliriz.
DİDEM: Tabii çirkinlikler de oluyor. Kendi aramızda da dertleşiyoruz ve ne yazık ki insanlarımız çok ön yargılı. At gözlüklerimizi çıkarıp daha geniş bakarsak, zaten her şey daha güzel olacak. Ama maalesef böyle bir şey yok.
GÜLNUR: Şöyle bir durum var: Hepimiz konservatuarda olduğumuz için, çevremiz de bizim mesleğimizle alakalı olduğu için, herkes anlayışla karşılıyor. Zaten dört kişiyiz ve hepimiz kardeş gibiyiz. Özellikle Didem’le çok şey paylaşıyorum ben. Çok yakın arkadaşlarımı göremediğim zaman bile, her şeyi konuşabileceğim ve paylaşabileceğim insanlar var grupta. Grup olmanın en güzel yanı da sanırım bu.

Peki birbirinize taktığınız lakaplar var mı?
GÜLNUR: Didem’e aramızda prenses deriz. Ben bazen yaramaz prensesim derim. Bana da, grubun meleği derler.
İLKAY: Şeytan da bir melektir! ( gülüşmeler)
ONUR: İlkay çok sempatik değil mi? Kendisi pek sevmese de, ben sempatik buluyorum onu.
GÜLNUR: Onur da, yakışıklımız.

Sevenleriniz en doğru şekilde size hangi yoldan ulaşabilir?
ONUR: Bizim resmi internet sitemiz www.4yuz.com . Ayrıca onur@4yuz.com , İlkay@4yuz.com , didem@4yuz.com ve gulnur@4yuz.com adreslerinden de bize ulaşabilirler. Ama çok yoğun olduğumuz için biraz gecikse de, elimizden geldiğince cevap yazmaya çalışıyoruz. Bize gelen maillerin çoğunda msn kullanıp kullanmadığımızı soruyorlar. Hayır, kullanmıyoruz; zaten buna gerçekten vaktimiz de yok. Bazı maillerde; “Ama Gökçe’ye vermişsin msn adresini vs.,” diyorlar. Yok, öyle bir şey! Sevenlerimizin msn’de bizle konuştuklarını sanıp başkaları ile konuşmalarını istemiyoruz.

Onur, hakkında çıkan bazı haberlere canın sıkılmış bahsetmek ister misin?

ONUR: Evet, çok seviniriz. Özellikler de son zamanlarda, internette benimle ilgili, içki içtiğime ve karakola düştüğüme dair yalan yanlış haberler çıkıyor. Böyle bir şey yok! Ben hayatımda alkol kullanmadım ve hiçbir zaman da karakollara düşmedim, bunun sevenlerim tarafından bilinmesini istiyorum.

Son olarak, Go Girl okurlarıyla paylaşmak istediğiniz bir şey var mı?
İLKAY: Biz grup olarak yapılmamışları yapmak istiyoruz. Çok ciddi sahne şovları hazırlamak niyetindeyiz. Bunun da tek yolu maddiyattan geçiyor. Artık korsan diye bir şey kalmadı. Herkesin evinde internet ADSL olduğu için, şarkıları indiriyorlar. Albüm almak diye bir şey kalmadı. Unutmasınlar ki, çıtanın daha da yükselmesi için, Türkiye’de yapılmamış olan şeylerin yapılması için ilk aşama, para. Biz ne kadar yetenekli olursak olalım, ne yaparsak yapalım, cebimizde para olmadan hiçbir adım atamıyoruz. ‘4Yüz’ün bir amacı var ve hepimiz bu mantıkla çıktık yola. O yüzden sevenlerimizin bizi desteklemesini istiyoruz ki, isimlerimizi Türkiye’de ve dışarıda çok çok yukarılara taşıyabilelim. Ben buna inandığım için bu gruptayım, sonsuza kadar da inanacağım. Neden Avrupa’daki , Amerika’daki bir insan da 4Yüz diye bir grubun varlığından haberdar olmasın? Bizim ne eksiğimiz var!
DİDEM: Altını çize çize söylemek istiyorum, biz canlı performans yapmak istiyoruz ve aynı albümdeki gibi en iyi şekilde bunu sahneye taşımak istiyoruz.
İLKAY: Albümdeki performansımızı sahneye taşıyabilecek vokal yeteneğine sahibiz. Kısacası iddialı bir grubuz
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
İŞTE HEYGİRL DERGİSİ 4YÜZ RÖPORTAJI:
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
4yuz Fanları :: 4 yüzden :: Röportajlar-
Buraya geçin: